Kurumsal Sürdürülebilirlik

DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS ALANLARI

ANTALYA TARİHİ HAKKINDA

Antalya tarihi hakkında; Antalya’nın 2 km kadar iç kısmında bulunan Karain Mağarası’nda bulunan en eski kalıntılar, Antalya’daki yaşamın Paleolitik döneme kadar uzandığını göstermektedir. Antalya, Akdeniz şeridini kaplayan diğer şehirler kadar yaşlı olmasa da oldukça eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Antalya’nın MÖ 1. yüzyılda II.

Attalus tarafından kurulduğu bilinmektedir. Şehir ilk kurulduğu zaman kurucusunun adından esinlenilerek Attaleia olarak adlandırılmıştır. Bergama Krallığı Roma’ya geçtiğinde bölge, bir Roma şehri olmuştur. İmparator Hadrian, MS 130 senesinde burayı fethettiğinde bölgede bir zafer takı da inşa edilmiştir.

Daha sonra şehir ilk önce Bizanslılar tarafından ele geçirilmiş, ardından ise 1207 senesinde Selçuklu Türkleri tarafından fethedilmiştir. Şehir sonrasında “Antalya” olarak anılmaya başlanmıştır. Şehir ardından Moğollar tarafından ve sonrasında 1391 senesinde Osmanlılar tarafından ele geçirilmiştir. 1918 yılında, I. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalyanların eline geçen şehir 1921 senesinde Atatürk önderliğinde Türklerin eline geçmiştir.

SIDE APOLLON TAPINAĞI

MS 150 yılında yapılmış olan tapınağa, ışığın ve güzelliğin tanrısı olarak bilinen Apollon’un adı verilmiştir. Geçmiş zamanlarda kentin tanrıçası olarak kabul edilen Apollo adına ithaf edilmiş olan eser, Antalya Side’de ayakta kalmayı başarmış yapılardandır ve Side tarihi yerler listesinde de mutlaka bulunması gereken yerlerden biridir.

Adres:  Side Mahallesi, Cumhuriyet Blv. No:50, 07600 Manavgat/Antalya

Ziyaret saatleri: Her gün 08.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Kış döneminde kapanış saati 17.00’dır.

Giriş ücreti: Ücretsiz

ASPENDOS ANTİK TİYATROSU

1800 yıllık tarihi olan Aspendos Antik Kenti, Türkiye’nin en önemli tarihi yerlerinden biri ve aynı zamanda en iyi korunan antik tiyatrolardan biridir. Hikâyesiyle insanları büyüleyen tiyatro, eski mimarinin en güzel örneklerindendir. Mimar Zeno tarafından yapılan açık hava tiyatrosu konserler ve etkinlikler için hala kullanılmaktadır. İçerisindeki ses ve akustik dağılım sayesinde kendine hayran bırakan yapı birçok yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir. Birçok yazıya ve makaleye konu olan Aspendos Tiyatrosu, güzelliğiyle kendine hayran bırakan harika yapılardan biridir. Halk arasında ismi Belkıs olarak da bilinir.

Adres: Sarıabalı Mahallesi, Aspendos Yolu, 07500 Serik/Antalya

Açılış Saati: 08:00

Kapanış Saati: 19:00

Gişe Kapanış Saati: 18:45

PERGE ANTİK KENTİ

Antalya’nın Aksu ilçesine bağlı olan Perge Antik Kenti, iyi şekilde korunmuş ve günümüze kadar gelmeyi başarmış tarihi bir yapıdır. Şehir MÖ 1200 senesinde kurulmuştur. Hitit imparatorluğu döneminde kullanılan kent sonrasında Romalılar ve Bizanslılar tarafından da kullanılan önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Kentin içerisinde tiyatro, Helenistik kapı, hamam, stadyum ve sütunlu cadde bulunur. Bu yapılardan çoğu günümüze kadar gelmeyi başarmıştır ancak doğal afetler ve dış etmenler sebebiyle bazı yapılar hasar görmüştür. Günümüze kadar ulaşan kalıntılar, ziyaretçilerin Belek’teki geçmişin izlerini yakından görmelerine olanak tanımaktadır. 15.000 kişilik etkileyici tiyatrosu da burayı görülesi tarihi noktalardan biri yapmaktadır.

Adres: Barbaros, Perge Yolu, 07112 Aksu/Antalya

Telefon: +902424262748

Açılış Saati: 08:00

Kapanış Saati: 19:00

Gişe Kapanış Saati:  18:45

KAYSERİ TARİHİ HAKKINDA

Kayseri’de bilinen ilk yerleşim, İskanı Erken Tunç Çağında başlayan Kültepe (Kaniş/Karum) dir. Kültepe’yi Hitit öncesi Anadolu’nun yerli halkı olan Hatti’ler kurmuşlardır. Kültepe’nin hemen yanı başında yer alan ve Asurlu tüccarlarca kurulan Karum’da (Pazar yeri) 1948 yılından beri devam eden kazılarda, bu döneme ışık tutan 20.000 ‘in üzerinde çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bu metinler ticari ilişkiler,antlaşmalar ve mektupları içermektedir. Kültepe, M.Ö. 4000 yıllarından Roma Çağı sonuna kadar devamlı olarak iskan görmüştür. 



    M.Ö. 11 ve 7. Yüzyıllarda , Erciyes’in eteğinde yer alan Mazaka şehri kurulmuştur. M.Ö. 6 ve 5. Yüzyıllarda bu bölge, Med ve Perslerin egemenliğine girmiştir. 

    M.Ö. 280 yıllarında kurulan Bağımsız Kapadokya Krallığının başkenti olan Mazaka, bu dönemde 400 bin nüfuslu büyük bir şehirdi. M.S. 17 yılında Roma Devletinin eline geçen Mazaka, Romanın bir eyaleti olmuş ve ismi, Kaisareia olarak değiştirilmiştir. 

    395 yılında Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu içerisinde yer alan bu bölgede, büyük bir şehir olarak yerini korumuştur. 691 ve 721 yıllarında Kayseri, kısa sürelerle Arapların akınlarına uğramış ve 1071 yılında Malazgirt zaferinden sonra Türk topraklarına katılmıştır.1127 yılında Danişmendlilerin, 1162 yılında ise Anadolu Selçuklularının olan şehir, Selçuklular zamanında Konya’dan sonra ikinci başkent olmuştur. 1244 yılında İlhanlıların saldırısına uğramış, bir süre Moğol-İlhanlı valilerince yönetilmiştir. 

    Kayseri, 1343 yılında Eretna Beyliğinin, 1398 yılında Osmanlıların eline geçmiştir. 1402 yılında Ankara savaşından sonra Karamanoğullarının ve Dulkadiroğlularının olan şehir, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim’in Iran seferi dönüşünde kesin olarak Osmanlı imparatorluğuna bağlamıştır.

Kayseri Erciyes Dağı

Erciyes Dağı, 3.917 metre yüksekliğiyle Türkiye'nin en yüksek beşinci zirvesidir ve Kayseri il sınırları içinde yer alır. Kış aylarında karla kaplı zirvesi ve eteklerindeki modern tesisleriyle Erciyes Kayak Merkezi, kayak ve snowboard tutkunları için cazip bir destinasyondur. Merkezde, farklı zorluk seviyelerine sahip toplam 112 km uzunluğunda 41 pist bulunmaktadır. Ayrıca, 19 adet son teknoloji mekanik tesis ve 154 suni kar makinesi ile kayak garantisi sunulmaktadır.

Kayseri Kalesi

Kayseri Kalesi, Kayseri şehir merkezinde yer alan ve tarihi Roma İmparatorluğu dönemine kadar uzanan önemli bir yapıdır. İlk olarak M.S. 3. yüzyılda İmparator Gordianus III döneminde inşa edilmiştir. 

Kale, İç Kale ve Dış Kale olmak üzere iki bölümden oluşur. İç Kale, Dış Kale'ye göre daha yüksek yapılmış ve etrafına eklenen sur duvarları ile ayrı bir kale konumuna getirilmiştir. 

Tarihi boyunca Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar tarafından kullanılmış ve çeşitli dönemlerde onarımlar görmüştür. Özellikle Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat zamanında bugünkü şeklini almıştır. 

Günümüzde Kayseri Kalesi, ziyaretçilerine şehrin zengin tarihini keşfetme imkanı sunan önemli bir turistik mekandır. 2019 yılında tamamlanan restorasyon çalışmalarıyla birlikte, kale içerisinde Kayseri Kalesi Kültür ve Sanat Merkezi kurulmuştur. Bu merkezde Kayseri Arkeoloji Müzesi, sanat galerileri, kütüphane ve yeme içme mekanları gibi bölümler bulunmaktadır. 

Hunat Hatun Külliyesi

Hunat Hatun Külliyesi, Kayseri il sınırlarında yer alan ve Selçuklu döneminin en önemli yapılarından biridir. 1238 yılında I. Alaeddin Keykubat'ın eşi Mahperi Hunat Hatun tarafından inşa ettirilmiştir. 

Külliye, cami, medrese, türbe ve hamam olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. Caminin batı cephesindeki ana giriş kapısı, zarif arabesk süslemeleriyle dikkat çeker. Medrese, dikdörtgen planlı olup, günümüzde Kayseri Etnoğrafya Müzesi olarak kullanılmaktadır. Türbe, piramit külahlı sekizgen bir yapıya sahip olup, içinde üç sanduka bulunmaktadır. Hamam ise çifte hamam olarak inşa edilmiştir ve hem erkekler hem de kadınlar için ayrı bölümler sunmaktadır. 

Hunat Hatun Külliyesi, Selçuklu mimarisinin zarif örneklerinden biri olarak, hem tarihi hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahiptir.

Kültepe Ören Yeri

Kültepe Ören Yeri, Kayseri il sınırlarında, şehir merkezinin yaklaşık 20 km kuzeydoğusunda yer alan ve Asur Ticaret Kolonileri Çağı'na ait kalıntılarıyla ünlü bir arkeolojik alandır. MÖ 2. binyılda, Anadolu'nun en eski krallığı olarak bilinen Kaniş Krallığı'nın merkezi ve Asur ticaret kolonileri sisteminin baş şehri olan Kültepe, Anadolu'daki ilk yazılı tabletleri barındırması ve dünyanın ilk organize ticaret merkezi olmasıyla ön plana çıkmaktadır. 

Kültepe'de yapılan kazılar sonucunda, Asur çivi yazısıyla yazılmış olan ve çoğu ekonomik içerikli olan mektuplar, senetler, mühürler ve anlaşma metinleri gibi yazılı belgeler bulunmuştur. Bu belgeler, dönemin tarihi ve coğrafyasına ilişkin önemli bilgiler içermektedir. Kültepe tabletleri, 2015 yılında UNESCO Dünya Belleği listesine kaydedilmiştir. 

Kültepe Ören Yeri, ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir yolculuk sunan önemli bir destinasyondur. Ziyaretçilere, kazı alanında tarihe tanıklık etme ve bölgenin zengin tarihini keşfetme imkanı sunmaktadır.

Sultan Sazlığı Milli Parkı

Sultan Sazlığı Milli Parkı, Kayseri'nin 70 km güneyinde, Develi, Yeşilhisar ve Yahyalı ilçelerinin oluşturduğu üçgen içinde yer alır. Mevsimlere göre değişen 8-13 hektar alanı kaplayan bu sulak alan, zengin bitki örtüsü ve kuş çeşitliliğiyle doğa severler için ideal bir mekândır. Özellikle kuş gözlemcileri için cazip bir noktadır. Sultan Sazlığı, İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan ve step ekosistemi içerisinde eşine az rastlanan tatlı ve tuzlu su ekosistemini bir arada bulunduran bir sulak alandır. Bu özellikleri nedeniyle, Afrika ile Avrupa arasındaki göçmen kuşlarının kullandığı iki ana kuş göç yolunun kesişim noktasında bulunur ve bu nedenle ülkemizdeki en önemli sulak alanlardan biridir. Milli park, 600 bin adet ördek, kaz, flamingo ve çok çeşitli kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, 400'e yakın bitki türüyle de zengin bir floraya sahiptir Sultan Sazlığı Milli Parkı, kuş gözlemciliği, doğa yürüyüşleri ve fotoğrafçılık gibi etkinlikler için ideal bir mekândır. Ziyaretçilere, bölgenin doğal güzelliklerini keşfetme ve çeşitli kuş türlerini gözlemleme fırsatı sunar.

Gesi Bağları

Gesi Bağları, Kayseri şehir merkezine yaklaşık 18 km doğusunda, Gesi beldesinde yer alan ve bölgenin kültürel mirasının önemli bir parçası olan bir bölgedir. Doğal güzellikleri ve taş yapılarıyla ünlü olan bu bağlar, özellikle türkülere konu olmuş ve bölgenin tarihini yansıtan bir öneme sahiptir.

Güvercinlikler ve Taş Yapılar: Gesi Bağları'nda, bağcılıkla uğraşanların gübre ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilen taş yapılar olan güvercinlikler dikkat çeker. Bu güvercinlikler, kule tipi taş yapılar olarak inşa edilmiş ve yeraltı odalarıyla benzersiz bir mimari özellik taşır. Ülkemizde yalnızca Gesi Bağları'nda rastlanan bu yapılar, bölgenin kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. 

Gesi Bağları Türküsü: Gesi Bağları, aynı adı taşıyan ve bölgenin bağlarını anlatan ünlü bir türküye de ilham kaynağı olmuştur. Bu türkü, bölgenin bağcılık kültürünü ve yaşamını yansıtan önemli bir halk müziği eseridir. 

Ziyaret ve Ulaşım: Gesi Bağları, Kayseri şehir merkezine yaklaşık 18 km uzaklıkta olup, Kayseri-Sivas yolu üzerinden ulaşılabilir. Bölge, doğal güzellikleri ve tarihi taş yapılarıyla ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar.

Gesi Bağları'nı ziyaret ederek, bölgenin tarihini, kültürünü ve doğal güzelliklerini keşfetme fırsatı bulabilirsiniz.

Soğanlı Vadisi

Soğanlı Vadisi, Kayseri'nin Yeşilhisar ilçesinde yer alan ve bölgenin kültürel mirasının önemli bir parçası olan bir bölgedir. Doğal güzellikleri, tarihi kiliseleri ve el yapımı bebekleriyle ünlüdür.Tarihi Kiliseler ve Mağaralar: Vadide, kaya içine oyulmuş çok sayıda kilise ve manastır bulunmaktadır. Bu yapılar, Bizans dönemine ait fresklerle süslenmiştir ve bölgenin tarihini yansıtır. Özellikle Kubbeli Kilise, 14. yüzyılda inşa edilmiş olup, iki katlı yapısıyla dikkat çeker ve içerisi fresklerle süslüdür. 

Doğal Güzellikler ve Yürüyüş Parkurları: Soğanlı Vadisi, yürüyüş ve doğa severler için ideal bir ortam sunar. Vadideki kaya oluşumları ve doğal peyzaj, fotoğrafçılar için de cazip bir mekândır. Vadinin uzunluğu yaklaşık 25 kilometre olup, çeşitli yürüyüş parkurları mevcuttur. 

El Yapımı Bebekler: Vadide, yöre halkı tarafından el yapımı bebekler üretilmektedir. Bu bebekler, bölgenin kültürel mirasını yansıtan ve ziyaretçilere hediye olarak sunulan özel ürünlerdir.

Ziyaret ve Ulaşım: Soğanlı Vadisi, Kayseri şehir merkezine yaklaşık 50 kilometre uzaklıktadır. Yeşilhisar ilçesinden ulaşım sağlanabilir. Ziyaretçilere, bölgenin tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetme fırsatı sunar.

Gevher Nesibe Şifahanesi ve Tıp Müzesi

Gevher Nesibe Şifahanesi ve Tıp Müzesi, Kayseri'nin merkezinde yer alan ve Selçuklu döneminin sağlık anlayışını yansıtan önemli bir yapıdır. Anadolu'da inşa edilen ilk tıp medresesi ve hastane olarak kabul edilen bu kompleks, 1205 yılında II. Kılıç Arslan'ın kızı Gevher Nesibe Hatun'un vasiyeti üzerine inşa edilmiştir. 

Mimari Özellikler ve Bölümler: Gevher Nesibe, iki ana bölümden oluşur:

Tıp Medresesi (Tıbbiye): Tıp eğitimi verilen ve öğrencilerin ders çalıştığı alanlardır.

Şifahane (Hastane): Hasta tedavisi için kullanılan bölümdür.

Bu yapılar, birbirine bitişik ve açık avlulu iki medrese olarak inşa edilmiştir. 

Günümüzdeki Durumu: Günümüzde Gevher Nesibe, Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsü'ne tahsis edilmiş ve 14 Mart 1982'de Tıp Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır. 

Ziyaret Bilgileri: Gevher Nesibe Şifahanesi ve Tıp Müzesi, Kayseri şehir merkezine oldukça yakın bir konumda yer alır ve ziyaretçilere Selçuklu döneminin sağlık anlayışını keşfetme fırsatı sunar.

TURİSTİK GEZİLER İÇİN TOPLU TAŞIMA ALTERNATİFLERİ

Antalya

Kaleiçi, Liman, Çarşı gezisi için her 20 dakikada bir otobüs duraklarından hareket eden Antalya dolmuşlarını kullanabilirsiniz.

Serik Beldesi

Serik Beldesi, Boğazkent, Aspendos’a her 30 dakikada bir kalkan dolmuşlar ile çevreyi gezebilirsiniz.

Belek

Her 20 dakikada bir otobüs duraklarımızdan, İskele, Acısu, İleribaşı mevkiilerinde ayrı ayrı hizmet veren açık hava shuttle servisi ile Belek çevresinde panoramik tur yapabilirsiniz. Serik Otogarı’ndan kalkan otobüslerle çevre illere ulaşım sağlayabilirsiniz. İlçe içinde görmek istediğiniz yerlere otobüs ve dolmuşla ulaşmanız mümkün.

Side-Manavgat

Side Antik Kenti, Manavgat şelalesini görmek isterseniz Belek Otogarı’ndan kalkan dolmuşlara ulaşmak için otel önünden Belek Otogarı’na ulaşmanız yeterli olacaktır.

Kemer

Dolmuşları kullanarak kolaylıkla dilediğiniz yere ulaşım sağlayabilir, çevrede bulunan Olympos gibi antik kentlere gidebilirsiniz. Ünlü plajlara ulaşım için minibüsleri kullanabilirsiniz.

Toplu taşıma ulaşım saatleri konusunda konaklamakta olduğunuz tesisten detaylı bilgileri edinebilirsiniz. Linkten otobüs seferleri hakkında bilgi alabilirsiniz: https://www.antalyakart.com.tr/

YEREL ZİYARETLERDE UYULMASI GEREKEN HUSUSLAR

Tarihi ve turistik yerlerin ziyaret saatleri, içeride uyulması gereken özel kurallar, fotoğraf çekimi vb. hususlar konusunda ziyaret yerlerinden veya konakladığınız otelden bilgi alabilirsiniz.

Koruma altındaki orman, sahil, mağara vb. alanlara zarar vermekten, kirletmekten, orijinalliğinin bozulmasından kaçınılmalıdır.

Yapılacak aktivitelerde (rafting, yamaç paraşütü vb.), can güvenliğiniz için önerilen her türlü teçhizat ve kıyafeti mutlaka kuralına göre kullanmalısınız.

İslami ibadet alanlarını ziyaret edecekseniz yanınızda bir baş örtüsü bulundurmanız, kadınların başları ve tüm vücutları örtülü, erkeklerin ise diz kapaklarına dek kıyafet ile kapatılmış şekilde giyinmeleri gerekir. Gezi esnasında çevreyi temiz tutmaya özen göstermeniz, tarihi alan gezilerinde hiçbir şekilde bölgeye zarar verecek davranışlarda bulunmamanız gerekmektedir. Sizi rahatsız edecek her türlü durumda gezi alanı yakınındaki başvuru noktalarına ya da en yakındaki polis karakollarına şikayetinizi bildirebilirsiniz. Topluma açık alışveriş merkezi, pazar yeri, cadde, durak vb. yerlerde genel olarak davranışlarımıza dikkat edilmeli, yüksek sesle konuşmamalı ve etrafımıza rahatsızlık verilmemeli.

Doğal hayatın denge ve sürekliliğinin temeli olan vahşi yaşam, bitki örtüleri, hayvanlar ve biyoçeşitlilik korunmalı. Doğal yaşama zarar verecek her türlü aktivite ve faaliyetten kaçınılmalıdır.

Ziyaret etmek istediğiniz müze ve ören yerlerine dair ziyaret saatleri, hizmette olup olmadığı vb. bilgileri konakladığınız otelden teyit etmenizi, MÜZE KART ve daha detaylı bilgi için www.muze.gov.tr adresini ziyaret etmenizi öneririz.

Müze kart sahibi olarak ülkemizin kültürel ve doğal zenginliklerini keşfedebilir, aynı zamanda kültürel varlıkların korunmasına katkı sağlayabilirsiniz.

EKOLOJİ VE BİYOÇEŞİTLİLİK

Hayvan Refahı:

Yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticareti, bu türlerin hayatta kalmasını tehdit etmektedir. Bizlere düşen nesli tükenme tehlikesi altında olan yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretine destek vermemek ve ticaretini yapan kişileri yetkililere bildirerek engel olmaktır. Hayvan refahı için; vahşi hayvanları esir altında tutmamalı, fotoğraf çektirmemeli, hayvanları içeren gösterilere katılmamalıyız. Lisanssız hayvanat bahçelerini ziyaret etmemeliyiz. Avcılık faaliyetlerini desteklememeli herhangi bir hayvana karşı yapılan zulme engel olmalıyız. Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) ve tüm detaylara https://cites.org/eng üzerinden erişebilirsiniz. IUCN (Uluslararası Doğa Koruma Birliği) Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi ’ni inceleyerek tehdit altındaki türleri öğrenebilirsiniz.

İstilacı Türler:

Doğal olarak yaşadıkları ekosistemden başka bir ekosisteme giren ve burada aşırı çoğalıp tüm ekosistemi etkisi altına alan türlere istilacı türler denir. İklim değişikliği hızının da artmasıyla birlikte istilacı yabancı türler ekosistemin sağlığını bozarak biyoçeşitliliği ve ekosistem hizmetlerini olumsuz etkilediği kadar, insan sağlığını ve yaşam kalitesini de olumsuz etkilemektedir. Türkiye’ye akvaryumculuk, akuakültür, bahçe düzenleme, balıklandırma ve rekreasyonal amaçlar gibi bilerek getirilen veya başka doğal yollardan gelen istilacı yabancı türlerle mücadelede hızlı algılama, hızlı değerlendirme ve hızlı müdahale çok önemlidir. İstilacı yabancı türün ortadan kaldırılması, kontrol edilmesi, yayılmasının engellenmesi ve üremesinin durdurulması hem biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleri, hem de insan sağlığı, ekonomik ve sosyal açıdan son derece önemlidir. İstilacı türlerin ortaya çıkmasını önlemek için önlemler almalı, peyzaj ve dekorasyonda yerli türleri kullanmalıyız.

Caretta Caretta

Koruma altına alınan deniz kaplumbağası türü Caretta Caretta, bir kerede 100 yumurta bırakabilmektedir. Genel olarak Akdeniz sahillerinde yaşam alanı bulan bu türün en çok görüldüğü yer ise Türkiye’dir. Yalnızca denizde yaşamasıyla bilinen bu kaplumbağa türü, son zamanlarda artış gösteren yasak avcılık ve çevre kirliliğine bağlı olarak nesli tükenmekta olan hayvanlar arasında yer almaktadır. Sadece yumurtlamak için karaya çıkan bu deniz canlıları, kürek biçiminde yüzmeye yarayan bacakları ve kırmızımsı kabuğuyla dikkat çekmektedir.

Carbonell Mavisi

Endemik türlerimizdendir.Kanat üstü açık mavi olup kanat üstü siyah venleri yoktur veya çok kısadır. Kanat üstünde her iki kanat kenarında siyah pullanma mevcuttur. Antalya’da Bey Dağlarının doğu ve batı yamaçlarında gözlemlenmiştir.

Ağaçkakan (Picus)

Ağaçlara zarar veren tırtıl, böcek ve kurtçukları yedikleri için çok faydalı olan bu hayvanlar, ilkbaharda yeşeren ağaçların kabuklarını odun kısımlarına kadar çember şeklinde didiklerler. Ağaçkakan, gagasıyla ağaç gövdesine belli aralıklarla vurur. Yansıyan sesleri değerlendirerek kabuğun hangi noktasında tırtıl bulunduğunu keşfeder. Böylece boşuna delme zahmetinde bulunmaz. Ağaçkakanların kabuk altlarındaki böcekleri görmeden yerlerini kesin olarak tespit edebilmeleri merak konusudur.

Muz

Musa Cavandish

Muz, Milâttan önceki çağlarda Hindistan’ dan Avrupa’ya getirilmiş, oradan da Amerika, Avustralya, daha başka bölgelere yayılmıştır. Bu arada âdi muz, yurdumuza ilk defa bir süs bitkisi olarak 1870’te İskenderiye’ den getirilmiş, bodur muz denilen cinsi de daha sonradan, gene oradan yurda sokulmuştur.

Oya

Lagerstromia Indica

Lagerstroemia indica Hint Yarımadası ve ayrıca Güneydoğu Asya, Çin, Kore ve Japonya. Genellikle çok gövdeli, yaprak döken geniş yayılan, düz tepeli, yuvarlatılmış ve hatta sivri uçlu açık alışkanlığa sahip ağaç. Ağaç, ötücü kuşlar ve çalılar için popüler bir yuva çalıdır. Endemik türlerimizdendir.

Defne

Laurus Nobilis

Akdeniz defnesi (Laurus nobilis), defnegillerden, her mevsim yeşil kalabilen, güzel kokulu ve yapraklarının kullanım alanı oldukça geniş olan bir çalı veya ağaç türü. Yemeklere lezzet kattığı gibi alternatif tıpta da birçok yararı vardır. Ayrıca Türkiye’nin tarım ihracatında önemli bir paya sahiptir.

ANTALYA'DA GELENEKSEL EL SANATLARI VE ZANAATLAR

BIÇAKÇILIK

Günümüzde geleneksel yöntemlerle bıçak üretilen yerlerin başında Antalya geliyor. Antalya’nın Elmalı, Kumluca ve Serik ilçelerinde icra edilmekte olan bıçak sanatı, ekmek bıçağı, kasap bıçağı, meyve bıçağı gibi günlük yaşantımızın vazgeçilmez aletlerini hayatımıza katıyor.

Bıçağın ilk örnekleri Yontma Taş Çağı'nda taştan yapılmıştır. Tunç çağında bıçaklar tunçtan yapılmaya başlamış zamanla geliştirilerek kılıç, kama gibi kesici, delici silahların üretilmesine geçilmiştir.

Kültürümüzde bıçak günlük eşya oluşunun yanı sıra silah olarak değer taşır. Eski bıçaklar, silahlar ata yadigârı olarak saklanır, sergilenir. Anadolu’yu gezen seyyahlar Türklerin kıyafetlerinden, takındıkları bıçak ve kılıçlardan söz etmişlerdir.

Konya’nın Selçuklu ve Osmanlı devrinde önemli bir madeni eserler ve bıçak üretim merkezi olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet Dönemi'nde Konya çarşısında bıçakçı dükkânları bıçak yapma işini sürdürmüşlerdir. Koyun kırkma bıçakları, bağ bıçakları, mutfak bıçakları, cep bıçakları (çakılar) üretilmiştir.

El sanatları; el becerisi ve basit el aletleri ile ham maddelerin işlenmiş ürünlere dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Antalya’nın çeşitli bölgelerinde rastlayabileceğiniz ürünlerden beğendiklerinizi satın alarak hem ekonomimize hem de geleneksel el sanatlarını yaşatmaya çalışan yerel halkımıza destek verebilirsiniz. Geleneksel bilgi birikimine dayalı köklü bir geçmişin ürünleri olan ve kültürümüzün önemli unsurlarından birini oluşturan el sanatlarından bazıları şunlar:

ANTALYA'DA EL SANATLARI VE ZANAATLAR

Dokumacılığın geçmişi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın biyolojik yapısı nedeniyle kendisini yaşadığı ortamın olumsuz doğal şartlarından korumak, çevredeki sert cisimler, soğuk-sıcak, güneş ve rüzgârdan etkilenmemek için daima örtünmek zorundadır. Bu nedenle dokusal yüzeylerin oluşturulmasında ilk örnekler, insanı rahat ve güvenli hissedebileceği, onu koruyup hareketlerini engellemeyecek her yöne esnek dokusal yüzeylerdir. Zamanla toplumlar ve coğrafi koşullar dokusal yüzeyleri gelenekselleştirmiş, yerel ve ulusal kimlikler ile sanatsal düzeyde çalışmalar ve uluslararası örnekler oluşturmuşlardır. Geleneksel dokuma yöntemleri ile yapılan ince kilimlerin yanı sıra halı yastığı, çanta, heybe, çuval, torba gibi kalın olması gereken diğer ürünlerde de bu dokuma yöntemi kullanılıyor. Antalya’nın bazı bölümlerinde kirkitli dokuma türü olan kilim dokumacılığı halen devam ettiriliyor. Korkuteli’nin ilçesi Küçükköy ve Büyükköy’de ‘Alafaradın Kilimi’ ve Kaş’ta ‘Barak Kilimi’ ağaç tezgahlarda yün iplerle dokunan kilim dokumacılığının en meşhur örnekleri arasında. Ormana’da halen yaşatılan Gılamık Dokumacılığı, dezgah adı verilen ahşap tezgahlarda dokunuyor. İpekli bir dokuma çeşidi olan gılamık dokuma ile çarşaf, başörtüsü ve mobilyalar için örtü takımları yapılıyor. Dokumacılık alanında oldukça gelişmiş bir şehir olan Antalya’da, ipek dokumacılığı da önemli el sanatları arasında bulunuyor. Alanya ve çevresinde ipek böcekçiliğinin yanı sıra ipek dokumacılığı da ön plana çıkıyor. Kozalardan çekilen ipekler, dokuma tezgahlarında ‘Alanya kuşağı’ başta olmak üzere pek çok kumaşa dönüştürülüyor.

DOKUMACILIK

DEMİRCİLİK

Kancalar, zincirler, tarım araçları ve benzeri metal yapılı eşya ile demir ve benzeri maden parçalarını el ve iş tezgâhları yardımı ile bükerek, döverek veya kalıpla biçimlendirerek işleyen ve onaran kişiye demirci denir. Yüzyıllardır hatta bin yıllardır sürdürülen sıcak demircilik zanaatı da yok olmak üzere... Makineleşmenin başlaması ile el emeği ile yapılan sıcak demir dövme zanaatı büyük zarar görmüştür. Bu zanaata yıllarını veren büyük ustaların bazıları mesleğini sürdürse de birçoğu dükkânlarını kapatmıştır. Ama yine de sıcak demir dövücülüğüne büyük ihtiyaç vardır. Mesela iyi bir balta yapmak için onun ağzını iyice dövüp işlenmesi gereklidir. Demircilik sanatına tanımak ve beğendiğiniz ürünleri satın alarak yerel halka destek olmak için Antalya ilinin Muratpaşa ilçesindeki Demirciler Çarşısı’na mutlaka uğramalısınız. Ayrıca Korkuteli ilçe merkezi, Elmalı ilçe merkezi, İbradı ilçesi Ormana Mahallesi de şehirde demirciliğin geleneksel yöntemlerle icra edilerek yaşatıldığı yerler arasında bulunuyor.

KALAYCILIK

Bakır eşyaların uzun süre kullanılmasını sağlamak için kalay ile kaplayan zanaatkarların mesleğidir. Bakır zehirlenmesini önlemek için kalaylama işlemi uygulanıyor. Kalaylanmadan kullanılan bakır kaplar çok hızlı bir şekilde oksitlenerek bakır çalması denilen zehirlenmelere neden olabiliyor. Bakır sanatından ayrı düşünülemeyen kalaycılık, bakır ürünlerin yerine plastik, çelik ve teflon gibi eşyaların kullanılmasıyla birlikte yok olmaya yüz tutmuş bir geleneksel meslek olarak karşımıza çıkıyor. Antalya’da gezici kalaycılar sayesinde yaşatılan bu geleneği, Elmalı ilçe merkezi ve Muratpaşa ilçesi Demirciler Çarşısı’nda da görebilirsiniz.

SU KABAĞI İŞLEMECİLİĞİ

Su kabağı farklı şekil ve boylara sahip olsa da genel olarak altı geniş üstü dar olan türü kullanılıyor. Tek yıllık bir bitki olan su kabağı, Anadolu’nun pek çok yerinde yetişiyor. Çalgı yapımından bebekler için çıngırak yapımına, sürahiden dekoratif ürünlere kadar kullanım alanı oldukça geniş olan su kabağı, son dönemlerde saksı ve avize olarak kullanılıyor. Su kabağı işlemeciliği özellikle Alanya’da oldukça yaygın bir meslek.

HERKES İÇİN ERİŞİM

Megasaray Hotels olarak özel gereksinimli misafirler de dahil olmak üzere tüm misafirlerimizin konforu önceliğimizdir. Çalışanlarımız özel gereksinimli bireylerin ihtiyaçları konusunda bilinçli ve eğitimli olup, özel misafirlerimize yardımcı olmak için daima hazırdır.

Özel gereksinimli misafirlerimizin hizmetlerimize rahatlıkla erişebilmeleri için sunduğumuz imkanlar;

• Engelsiz Odalar
• Engelsiz WC
• Havuz asansörleri (Kapalı havuz, Relax havuz)
• Engelsiz plaj alanı ve engelli plaj sandalyesi
• Engelsiz Otopark
• Engelsiz Asansörler

SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM TAVSİYELERİ

• Düşük emisyonlu ulaşım seçeneklerini tercih ederek, toplu taşımayı kullanarak, güvenli ve pratik olduğunda destinasyonu yürüyerek veya bisikletle keşfederek trafik sıkışıklığını, kirliliği ve karbon emisyonlarını azaltmaya yardımcı olabilirsiniz.
• Yıkanırken veya yüzerken mikro plastik içeren şampuan, losyon ve jel kullanmak uzun vadede biyoçeşitliliğe ciddi zararlar verebilir. Birçok ülke bu tip ürünler yasaklanmıştır. Seyahatiniz sırasında bu ürünleri kullanmamaya özen gösterin.
• Bazı güneşten koruma ürünlerinde bulunan bileşenler, çok küçük miktarlarda ve hatta otel odanızda duş almanızın etkisiyle bile deniz yaşamına ve resiflere çok zarar verir. Bir güneş kremi şu bileşenlerden herhangi birini içeriyorsa, yerine deniz yaşamı için güvenli bir alternatifini arayın: Oxybenzone, Benzophenone-1, Benzophenone-8, ODPABA, 4-Methylbenzylidene Camphor, 3-Benzylidene Camphor, nano-Titanium Dioxide, nano-Zinc Oxide, Octinoxate, Octocrylene.
• Tek kullanımlık plastik ürünler yerine yeniden kullanılabilir alternatifler veya plastik yerine geri dönüştürülmüş kağıt ürünlerden yapılan alternatifleri kullanın.
• Odanızın sıcaklığını konfor seviyesinde tutmak önemlidir, ancak bu, konaklama tesislerinin sera gazı emisyonlarına en büyük katkı yapan etkenlerden biridir. Termostatı gereğinden fazlasına ayarlamayarak; kapı veya pencereleri her açtığınızda ısıtma/soğutma ünitelerinin kapalı olmasını sağlayarak yardımcı olabilirsiniz.
• Daha kısa duşlar alarak, dişlerinizi fırçalarken musluğu kapatarak ve tuvaletlerdeki düşük sifon seçeneklerini kullanarak suyun temini ve bertaraf edilmesinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olabilirsiniz.
• Gıda üretimi tüm sera gazı emisyonlarının üçte birini oluşturuyor. Sadece yiyebileceğiniz kadarını sipariş ederek, ithal ürünler yerine yerel ürünleri tercih ederek ve kaldığınız süre boyunca et içermeyen yemekleri daha fazla tercih ederek sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olabilirsiniz.
• Yerel işletmeleri destekleyin. Bölgede, yerel olarak sahip olunan ve işletilen işletmelerde yemek yemeye ve alışveriş yapmaya çalışın. Hediyelik veya hatıra eşya satın alacaksanız, yerel bir sanatçı tarafından el işi yapımı veya küçük bir işletme tarafından üretilmiş bir şey bulabilecek misiniz bir bakın?
• İnsanlara saygı duyun. Yerel yasaları, gelenek veya görenekleri bildiğinizden ve bunlara uyduğunuzdan emin olun. Yerel ziyaretlerde uyulması gereken hususlar hakkında otelinizden bilgi alın.
• Konaklama tesislerinde veya seyahat sırasında çocuklarla fiziksel temastan kaçınınız. Onların mahremiyetine ve kişisel alanına saygı gösteriniz. Her bireyin, çocukların korunmasına katkı sağlama sorumluluğunun olduğunu unutmayınız. Herhangi bir çocuğun veya bir insanın sömürüldüğünden veya istismar edildiğinden şüpheleniyorsanız, sorunu derhal kolluk kuvvetlerine (112 Acil Çağrı) bildirin. Bunu güvenli bir şekilde nasıl yapacağınızdan emin değilseniz, konaklama tesisi personeli veya seyahat acentenizle konuşabilirsiniz.
• Biyoçeşitliliği koruyun. Atıklarınızı geri dönüşüm kutularına, izmaritleri çöp kovalarına atın. Bu alanlardan deniz kabuğu veya taş gibi hiçbir şey almayın ve aynı şekilde geride hiçbir atık bırakmayın.
• Hayvanların zihinsel veya fiziksel sağlığına zarar verebilecek tüm faaliyetlerden kaçınmanızı öneririz. Kuşlar ve balıklar da dahil olmak üzere vahşi yaşamdan türleri beslemek veya sevmek eğlenceli ve eşsiz bir deneyim olsa da bu durum hayvanlar için çok zararlı olabilir. Bu zararlı durumlar, hayvanlar için iyi olmayan yiyecekler yemeleri, baş edemeyecekleri virus ve bakterilere maruz kalmaları veya insanlara çok fazla bağımlı hale gelmeleri veya güvenmeleridir. Hayvanlara karşı vahşi doğada kendileri için normal olmayacak her türlü davranıştan kaçınınız.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU

Megasaray Hotels olarak çevresel, kültürel ve sosyal etkilerimizi iyileştirmek için yaptığımız çalışmalar hakkında misafirlerimizden, personellerimizden, yerel halk ve toplumumuzdan gelen geri bildirimleri memnuniyetle karşılamaktayız. Öneri, talep, şikayet ve yorumlarınızı info@megasarayhotels.com adresine e-mail göndererek iletebilirsiniz.